Geleceği Yazanlar
Neslihan Turan ile Mühendislik Üzerine
Bildiğiniz gibi etrafındakilere ilham veren geliştiriciler ile tanışmayı, onların vizyonunu diğer geliştiricilere aktarmayı çok önemsiyoruz. Bu yüzden de bu işe gönül vermiş, hepimiz için ilham verici isimleri sizlerle tanıştırmaya başladık. Serimizin ilk röportajın...
Bildiğiniz gibi etrafındakilere ilham veren geliştiriciler ile tanışmayı, onların vizyonunu diğer geliştiricilere aktarmayı çok önemsiyoruz. Bu yüzden de bu işe gönül vermiş, hepimiz için ilham verici isimleri sizlerle tanıştırmaya başladık. Serimizin ilk röportajını sevgili Tülin İzer ile yapmıştık, gözden kaçıranlar buradan okuyabilirler :).
Geçtiğimiz hafta bu serinin ikinci röportajı için çalışmalara başladık. Röportaj yapabileceğimiz isimleri gözden geçirirken Neslihan Turan'ın hikâyesi ilgimizi çekti. Marmara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi Neslihan, bölümü seçene kadar bilgisayarla tanışmamış biriyken, şimdilerde Marmara GNU kurucu üyeliğinden ders asistanlığına kadar pek çok rolde karşımıza çıkıyor. Kendisiyle geçirdiğimiz iki saatten hem bu mesleği yapmak isteyenlere hem de "Seçtim, seviyorum ama kendimi nasıl geliştirebilirim ki?" diyenlere ders niteliğinde bir röportaj ortaya çıktı. Kendisiyle Özgür Yazılım'dani Java ders asistanlığı için hocasını nasıl ikna ettiğinden, İstanbul Hackerspace'te ve daha pek çok konudan konuştuk. Umarız keyifle okursunuz çünkü biz konuşurken çok eğlendik :)
Cansu: Hoşgeldin Neslihan, eğitim - öğretim nasıl gidiyor? Hangi üniversitede ve bölümde okuyorsun?
Marmara Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği'nde 3. sınıftayım. İyi gidiyor, biraz yoğun ama seviyorum açıkcası bu yoğunluğu :).
Halil: Kadınlar çok bilgisayar mühendisliğini tercih etmiyor, senin tercih sebebin neydi?
Tercih döneminde önceden vermiş olduğum bir karar yoktu. Çizim yapmayı sevdiğim için mimarlığı kendime yakın hissediyordum ama babam da o sektördeki hiyerarşinin bana uygun olmadığı konusunda beni uyarıyordu, haklıydı da. Matematiğe olan ilgim de beni sağlık gibi alanlardan uzak tutuyordu. Babamın da yönlendirmesiyle bilgisayar mühendisliğine karar verdim. Doğru bir karar oldu.
Halil: O zamana kadar bilgisayarla aran nasıldı?
Pek bir fikrim yoktu bilgisayarlar hakkında, aslında daha önce pek bir araya gelme fırsatı bulamamıştık. Bu yüzden ilk senem psikolojik olarak çok zorladı beni, yapamayacağımdan korkuyordum açıkcası. Bu bakış açısından kurtulmamı sağlayan dönüm noktası yaptığımız ilk Java projemiz oldu, küçük çaplı bir oyun yazmıştık. Şimdi kodumuza dönüp bakınca gülüyoruz, "İfegirdimigirmedimi" diye boolean değişkenimiz var:). Bu işin tadını alınca ve yapabildiğimi görünce doğru bir yerde olduğuma karar verdim. O noktadan sonra kaygılarımın yerini daha hızlı öğrenme isteği aldı.
İlk Hello World
Burada ufak bir mola verip hem Halil'in hem benim okul anılarımızdan konuşmaya başladık. Halil'in ilk derste Hello World yazamayışı hepimizi güldürdü :). Çok istisnai durumlar hariç hepimiz başladığımızda yabancıydık bu konulara ama çok çalışma ve azimle yapılamayacak hiçbir şey yok değil mi?
Cansu: Biraz daha anlatır mısın bize o dönemi?
O proje benim programlamayla tanışma şeklim oldu, isteğimi yapabileceğime olan inancımla destekleyebildiğim için o günden sonra çalışmalarım da yoğunlaştı.
Java dersini sevdiğim ve geliştirmek için iyi bir fırsat olacağını düşündüğüm için 1. sınıfın sonunda boyumdan büyük olabilecek bir işe kalkıştım. Dersin "öğrenci asistanlığına" başvurdum. Başvurular dönem başında yapılıyordu ana ben yaz başından itibaren "Hocam ben asistan olabilir miyim?" diye e-postalar atmaya başladım. Sanırım adam artık "Ol da, kurtulayım senden" dedi (çok gülüyoruz). İkinci sınıfta olduğum için ihtimal biraz düşük görünüyordu ama çok istekli olduğum için Ali Fuat Alkaya başvurumu kabul etti. İki yıldır asistanlığa devam ediyorum, tahmin ettiğim gibi çok da faydasını gördüm.
Cansu: Nasıl gidiyor peki asistanlık? Kadın ağırlığı nasıl laboratuvarda?
Ben anlatmayı çok seviyorum ama bu yeterli değil tabi, kısıtlı bir sürede belirli bir konu anlatacak olmak, tam olarak aktarabilmek farklı bir beceri gerektiriyor. Sanırım ilk sene biraz hatalı yaklaştım, fazla samimi bir halim vardı, bana "hocam" denmesi dahi tuhaf hissettiriyordu. Bu davranışlarım zaman zaman dersin kontrolden çıkmasına sebep oldu. Bu sene daha dikkatli davranıyorum. Derslere her zaman çalışıp giriyorum bu da daha önceden gözden kaçırmış olabileceğim noktaları iyice kavramamı sağlıyor. İlk Java lab dersine girmeden önce kabul edildiğimden haberdar değildim. Bir anda "Hadi 1 saat sonra derse girceksin" dendi, o heyecanı hiç unutmam. Sınıf 20 kişi falandı ama benim gözümde büyüdü de büyüdü bir anda kalabalıklaştı :).
Cansu: Bilgisayarda çoğalttılar gibi hissetim diyorsun :).
(Gülüyor) Oldu bittiye geldi 1 saat içinde. İlk senenin tecrübesiyle şimdi daha dikkatli davranıyorum. Hâlâ halletmem gereken konular var örneğin, kendim de öğrenci olarak çok güzel anlamış rolü yaptığım için asla gerçekten aktarmak istediğimi ifade edebildim mi edemedim mi emin olamıyorum:).
Cansu: Bu bir senede okul harici/dâhili neler yaptın ve kendini bu kadar geliştirebildin, onu merak ediyorum?
Sevip ilgi duymak burada önemli nokta bence, o da bir şekilde yanında çalışmayı getiriyor zaten.
Cansu: Senin gibi bilgisayarla daha önce ilgilenmemiş ama bilgisayar mühendisliğini tercih etmiş insanlara ne önerirsin?
Önce gerçekten sevip sevmediklerinden emin olabilmek için kendilerine bir şans versinler. Eğer "Ben bu işi sevmiyorum" denilebiliyorsa, bilgisayarla vakit geçirmek keyif vermiyorsa derhal bırakmak gerekiyor. Çevremde bilgisayarı sevmeden bu bölümü okuyan çok insan var, bu hem onlar için çok zor oluyor hem de sonucu başarıya gitmiyor. Aslında bilgisayar mühendisliği bir meslek olarak değerlendirilmemeli, para kazanmak amacıyla yapılabilecek bir şey değil. Bilgisayarla birlikte yaşamak ve bunu sevmek/istemek gerekiyor. Bu ilginin doğuştan olduğunu düşünen insanlar var, ben kendi durumuma rağmen, çok da farklı düşünmüyorum. Olmuyorsa zorlamamak lazım.
Halil: Matematikle aran nasıl?
Matematiği oldum olası çok severim, akıl oyunlarını, bulmacaları çok severim. Algoritma da tıpkı bir bulmaca, akıl oyunu gibi sorun çözmeye dayanıyor.
Kadın yazılımcı olmak
Kadın yazılımcı olmanın avantajı/dezavantajını sorduğumda konu biraz derinleşiyor. Halil şu sözlerle dâhil oluyor sohbete: "Ben kadın yazılımcı fikrine karşıyım. Bence yazılımcının kadını erkeği fark etmiyor. İkimizin de kafası çalışıyor aynı mantıkla çalışıyoruz. Belki biz biraz daha erken başladık bilgisayarla oynamaya ama o devir de geçti yani sonuçta artık herkes aynı derecede yakın bilgisayarlara."
Cansu: Sence Neslihan?
Ben de aynı şekilde düşünüyorum. Programcının cinsiyeti olmaz, çünkü bu cinsiyete bağlı değişkenlerle yapılan bir iş değil, kendimden biliyorum. Toplumsal/Sosyal algı problemleri her alanda olduğu gibi bu alanda da var evet, benim başıma böyle bir olay gelmedi ama gelen insanlar tanıyorum. Bu problemleri görmezden gelmemek, var olan yanlış algıyı değiştirmek ve kadınların da yazılım yaptığını vurgulamak adına kadın yazılımcı tabirini kullanabiliriz. Benim bu tür yanlış algılar için çözümüm her zaman sorunun kaynağını ciddiye almayıp yaptığım işi yapmaya devam etmek olmuştur, bu yüzden bana kadın yazılımcı yerine yazılımcı denmesini tercih ederim. Sonuç olarak kadın veya erkek yazılımcı ayrımına inanmıyorum.
Cansu: Marmara Üniversitesi'nde klüplere üyesin bildiğim kadarıyla, hangilerine üyesin?
Marmara Üniversitesi'nde aslında birçok klübe üyeyim. Baştan anlatacak olursam, öncelikle CSE(Computer Science Engineering) klübüne üye oldum, bölüm öğrencilerine yönelik etkinlikler yapıyoruz bu kulüpte (mezun sohbetleri vb.) Ardından MUFERobotics geldi, çok sevdiğim bir hobi robot da benim için. CSE Club'de CyrptoParty düzenlemek için İstanbul Hackerspace'den Barış Büyükakyol'u çağırdık, daha sonra yine onun vasıtasıyla ben de Hackerspace ile tanıştım. Orada özgür yazılım felsefesini tanıdım, kendime uygun buldum ve özgür yazılım kullanmaya başladım. Bunun sonucunda bu senenin başında da MarmaraGNU klübünü kurmaya karar verdik.
Cansu: Ne yapıyorsunuz peki klüpte?
Olabildiğince aktif olmaya çalışıyoruz, çünkü yapılacak çok iş var. Özgür yazılım nedir içerikli etkinliklerimiz oldu. GNU/Linux kurma günü en sevdiğim, işe yaradığını hissettiğim etkinlik oldu. İnsanlar bir şeyin doğru olduğunu görüp anlasalar dahi, alışkanlık değiştirmek konusunda tutucu davranabiliyorlar. Bu yüzden en azından kurulum aşamasında yardımcı olup motoru ateşlemek iyi bir yakaşım diye düşünüyorum.
Ali: Geliştirme ortamı olarak ne kullanıyorsun?
Java için Eclipse, Android için de Eclipse'in eklentisini kullanıyorum. Python için pyCharm kullanıyorum. C için gedit kullanıyorum. Android Studio da çok iyi diyorlar, deneyeceğim en yakın zamanda.
Halil: Android'e geçişte sorun yaşadın mı?
Java bildiğim için hiç sorun olmadı hatta çok basit oldu.
Cansu: Özgür yazılımı fark ettim oranın daha doğru olduğunu gördüm dedin. Biraz daha anlatabilir misin bu süreci bize?
Öncelikle hiçbir yazılımın tamamiyle bir kişiye ait olabileceğini düşünmüyorum, bu durum zaten yazılımın doğasına aykırı. Çünkü her yazılım birikimsel bir mirasın sonucunda oluşuyor, bu yüzden topluluktan aldığımızı topluluğa geri verme sorumluluğuna tabiyiz. Sebeplerden bir diğeri de kapatılan bir kodun aslında ne yaptığını asla bilemiyor olmanın getirdiği güvensizlik. Bu durumda mahremiyet ve gizliliğimin garanti altında olduğundan emin olmam mümkün değil. Bu düşünceler sonucunda programın arkaplanda neler yaptığına dair merakımı gideremediğim ve dağıtma değiştirme haklarına sahip olamadığım programları kullanmayı reddetmeye başladım.
Cansu: Mevcut teknoloji trendlerinden hoşuna giden neler var?
Trendlerden pek hoşlanmıyorum aslında :). 5 sene sonrası için konuşursak, wearable teknolojilerin çok daha yaygınlaşmış olacağını düşünüyorum. Ben ortaya çıkardıkları cyberpunk tarzı da seviyorum.
Cansu: Almanya'da staj yaptım dedin. Orada neler yaptığını anlatır mısın bize?
Staj yaptığım yerde Android için bir uygulama yazmam istendi. Gittiğimizde bizi yüksek lisans öğrencisi sanıyorlarmış, bu yüzden projeler de yüksek çıtadan başladı. Bir yandan da ortama alışmaya çalışıyorduk değişik bir deneyim oldu. Collada denilen 3 boyutlu bir dosya formatı var, XML olarak yazılmış bir format. Benim projem de o formatı destekleyen bir Android uygulama yazmaktı. Çok şey öğrendiğim bir proje ve staj dönemi oldu.
Cansu: İstanbul Hackerspace'te de aktfisin, ne yapıyorsunuz orada?
Hackerspaceler temelde bilgisayar, elektronik gibi konularla ilgilenen insanlar için bir buluşma noktası. Buluşma noktası demeyi tercih ediyorum çünkü kesinlikle bir sosyalleşme alanı değil; hayatlarını bilgisayara vakfetmiş tutkuyla bağlı olan insanlar için sosyalleşmek önemli bir mesele olmadığından dolayı aynı tarz insanların bulunabileceği bir buluşma noktası anlamlı oluyor. Burada yapılan etkinlikler genelde programlama-elektronik ile ilgili olsalar da, bunların yanında çok farklı alanlardan konular da çıkabiliyor. İşleyiş olarak da bağışla dönen bir yer.
Cansu: İlham aldığın biri?
Çok fazla beğendiğim insan var. "Birebir aynısı olacağım ben, yolunda gideceğim" dediğim kimse yok sanırım. Belki Richard Stallman diyebilirim.
Cansu: İçinde bulunmak istediğin, yapmak istediğin bir proje var mı?
Şu anda eğitime, özgür yazılıma katkıda bulunabilmek için donanım kazanıyorum gözüyle bakıyorum. İleride de çalışmak istediğim alan özgür yazılım alanı. Mesela Glass benim ilgimi çekmezdi çünkü başlı başına tamamen kayıt edebilir bir cihaz var ama koduna ulaşamıyoruz. Hiç ilgimi çekmez. Android ile ilgilendiğim dönemlerde LibreOffice'in Android platformu için yazılımcı aranıyordu. Orada çalışmak isterdim.
Ali: Okulunda özgür yazılım alanında yeterince eğitim alabildiğini düşünüyor musun?
Kesinlikle düşünmüyorum. Hatta eğitimin özel mülk yazılımlar çevresinde toplanmış olmasından muzdaribim.
Cansu: Çok teşekkürler bu güzel röportaj için Neslihan.
Ben de teşekkür ederim.
Bu güzel ve özel röportaj için Neslihan'a çok teşekkür ederiz. Yazılıma katkı sağlayan isimlerle röportajlarımız devam edecek, takipte kalın :)
Hemen iki soru sormak istiyorum: