Otonom araçlar devri başlıyor!

Teknolojinin baş döndürücü bir hızda dönüştüğü bir döneme tanıklık ediyoruz. Bundan 20 yıl önce hayal olarak görülen projeler, günümüzde hayata geçmiş durumda. Bu kapsamda değerlendirebileceğimiz ve son zamanlarda sıkça duyduğumuz bir kavram var: Otonom Araçlar. Gelin bu yazımızda otonom araçların dünyasına birlikte göz atalım.

Teknoloji dünyasına öncülük eden birçok şirket ve otomotiv devleri değişen tüketici dünyasına yönelik otonom araçlar üretmek için ciddi bir yarış içerisindeler. Bu denli güçlü şirketlerin yarışı, yatırım hacmini de önemli oranda artırıyor. Örneğin Ford, son zamanlarda otonom araç filosundaki yatırımını üç katına çıkardığını açıkladı. Yatırımların artması bu alandaki teknolojik gelişmeleri de hızlandırıyor.

Otonom araçlar; aynı zamanda sürücüsüz araba, robot araba, kendi kendini süren araba olarak da biliniyorlar. Bu araçlar, temelde insan yönetimine ihtiyaç duymadan kendisini yönlendirebilen araçlar olarak da tanımlanıyor. Son yıllarda ön plana çıkan bu teknoloji, gelecekte bilgisayarların sürüş görevini devraldığı sistemlerin de önünü açmış oldu.

Otonom araçlar; pek çok teknolojik özelliği içerisinde barındırıyor. Yol ve trafik koşulları hakkında gerçek zamanlı bilgiler edinebilen teknoloji, bu sayede rota seçimini de gerçekleştirebiliyor. Bunun yanı sıra trafikteki diğer araçlara bağlanabilmesi ve trafik altyapısı ile iletişim kurabilmesi de diğer avantajları arasında sayılabilir.

Otonom araçların sensör teknolojileri de oldukça gelişmiş durumda. Her bir sensör tipi, menzil, tespit kabiliyeti ve güvenilirlik açısından kendi güçlü ve zayıf yönlerini barındırıyor. Bu sensörler sayesinde araçlar trafikte daha güvenli bir şekilde yol alabiliyor. Bu teknoloji araçların nereye gideceğinin belirlenmesi, yoldaki diğer araçların tespit edilmesi ve yayaların görülmesi gibi durumlarda devreye giriyor. Araçlar sensör verilerini ve analizlerini değerlendirerek makina öğrenmesiyle harmanlıyor ve araç hareketi sağlanıyor.

Otonom araçların bir diğer artısı ise enerji tüketimi noktasında ortaya çıkıyor. Bu araçlar normal araçlara nazaran daha hafif oldukları için daha az yakıt tüketiyorlar. Araçların bu sistemleri çalıştırabilmesi için farklı teknolojilerden yararlanılıyor. LIDAR* sensör teknolojisi; radar, ağ altyapısı ve yapay zeka, kullanılan teknolojiler arasında sayılabilir.

Bu çalışmalar şu an için trafiğe kapalı yollarda test ediliyor. Bu teknolojilerin kamuya açık caddelerde yerini alması için zamana ihtiyaç olduğu bir gerçek. Her ne kadar heyecan verici bir teknoloji olsa da deneme aşamalarında meydana gelen kazalar soru işaretlerini de beraberinde getiriyor. Uber’in otonom aracı geçtiğimiz yıl Arizona’da bir kazaya karıştı ve bu kaza bir yayanın ölümü ile sonuçlandı. Aynı şekilde Tesla’nın otonom aracı da bir kazaya karışmış ve bu konu çok konuşulmuştu.

Bu olumsuz deneyimlere karşın bu araçları daha güvenli bir hale getirmesine yönelik çalışmalar sürüyor. Geçtiğimiz günlerde ABD’nin Florida eyaletinde, otonom araçların devlet karayollarında test edilebilmesine yönelik bir gelişme yaşandı. Florida Valisi Ron DeSantis, testlerin önündeki pek çok engeli kaldırdı. DeSantis, kendi başlarına hareket eden prototipler de dahil olmak üzere, araçlarda bir operatör bulunmadan yolculuk yapılmasına izin veren bir yasayı imzaladı. Bu gelişme, otonom araçların günlük hayata entegre edilmesi için önemli bir adım olarak nitelendiriliyor.

Çeşitli yol kazaları yaşansa da otonom araç teknolojisine yönelik çalışmalar tüm hızıyla devam ediyor. Bu sektöre yatırım yapan firmaların büyüklüğünü ve teknolojinin ilerleme hızını göz önünde bulundurduğumuzda, yakın gelecekte otonom araçların trafikte yer alacağını söyleyebiliriz. Kim bilir, belki de 10 yıl sonra sürücüsüz araçlara sahip olacak ve araçlar kendi kendine hareket ederken biz de yolcuğun keyfini çıkaracağız. 

LIDAR: Değişken mesafeleri ölçmek için lazer şeklinde ışık kullanan bir uzaktan algılama yöntemi olarak tanımlanabilir.

Kaynak 1

Kaynak 2

Kaynak 3

Kaynak 4

Kaynak 5